AİDS ve 112 Acil Sağlık Çalışanları

Kısa adı “AİDS” olarak bilinen Edinsel Bağışıklıktan Yoksunluk Sendromu ülkemizde nadir olarak görülse bile 112 Ekibi olarak olay yerine gittiğimizde bizlere en çok zarar verecek iş sağlığı sorunlarının başında yer almaktadır. Bu sebeple öncelikle savaşmamız gereken düşmanımızı yakından tanımamız ve önlemlerini almamız gerekmektedir. 1 Aralık Dünya AİDS günü sebebiyle farkındalık yazısı oluşturduk.

AİDS Epidemiyolojisi:
AIDS’in etiyolojik ajanı olan HIV virüsü, insan vücudunun hastalıklara karşı direncini sağlayan bağışıklık sistemine saldırmaktadır. Sonuçta bağışıklık sisteminin hastalıklarla mücadele edemeyecek kadar zayıf düşmesi nedeniyle AIDS denilen durum ortaya çıkar. Böylece HIV ile enfekte olmuş bireylerde basit bir enfeksiyon bile ölüme sebep olabilmektedir.
Bilinen ilk AIDS vakaları 1981’de ABD’nin New York ve Kaliforniya eyaletlerinde rapor edildi. AIDS teşhisi konulan ilk şahısların çoğu hastalığı cinsel yolla kapan eşcinsel erkekler ve ortak enjektör kullanan uyuşturucu bağımlılarıydı.1982 yılında tespit edilen AIDS virüsü, 1986 yılında Uluslararası Virüs Taksonomi Komitesi tarafından “İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü (HIV)” olarak adlandırılmıştır. Tüm dünyadaki HIV pozitif vakalarının %70’i Sahra altı Afrika’dadır. Afrika’daki bazı ülkelerde nüfusun %10’undan fazlası HIV taşımaktadır. ABD’de yaklaşık 1 milyon kişi HIV taşımaktadır ve virüsü yeni kapan vakaların yarısı siyahi Amerikalılardır. Asya ülkelerinde en keskin artış Çin, Endonezya ve Vietnam’da görülmektedir.

Belirtiler:
HIV bulaştıktan sonra, AIDS hastalığı belirtileri kişinin yaşam koşullarına ve vücut direncine göre birkaç yıl içinde, hatta bazen daha uzun süre sonra ortaya çıkar. Lenf bezlerinde büyümeler, ağız ve deride tekrarlayan uçuk, yara ve lekeler, nedeni bilinmeyen uzun süreli ateş, gece terlemeleri, kilo kaybı, ishal, öksürük görülür. Tüberküloz, pamukçuk, diğer bakteri, mantar ve protozoan hastalıkları fırsatçı enfeksiyonlar ortaya çıkar. Kişide bu belirtilerin ancak birkaç tanesinin bir arada bulunması durumunda AIDS düşünülebilir. Kesin tanı için anti-HIV (ELISA) testi yapılır.
Bulaşma:
HIV; kan ve kan ürünleri, sperm veya diğer cinsel sıvılar üzerinden insandan insana bulaşır. Ayrıca plasenta ya da süt yoluyla anneden bebeğine bulaşabilir. Frengi, genital herpes, gonore ve klamidya gibi cinsel hastalıkların cinsel bölgelerde yol açtığı yaralar ve doku bozulmaları, HIV bulaşma riskini artırır. HIV’in, ortak enjektör kullanan uyuşturucu bağımlıları arasında yayılma oranı oldukça yüksektir. Günümüzde kan nakli ile HIV bulaşma riski çok düşüktür. Sağlık personelinin de enfekte olmuş iğnelerin kazara batması sonucu bu virüse yakalandığı görülmektedir.

HIV Bulaşmayan yollar:
HIV virüsü oldukça hassastır ve vücut dışında havada ve suda uzun süre yaşayamaz. Bu nedenle bulaşması için vücut sıvılarının doğrudan teması gerekir. Bunun dışında aşağıdaki durumlarda bulaş olmaz;
• El sıkışma, deriye dokunma, okşama, kucaklama, sosyal öpüşme
• Tükürük, gözyaşı, ter, aksırık, öksürük, idrar, dışkı
• Yiyecekler, içecekler, çatal, kaşık, bardak, tabak, telefon vs.
• Tuvalet, duş, musluk, yüzme havuzu, deniz, sauna, hamam vs.
• Sivrisinek ve diğer böceklerin sokması,
• HIV pozitif bir kimse ile aynı ortamda kedi, köpek ve diğer hayvanlarla birlikte yaşamak.

Korunma:
• Korunmasız cinsel ilişkiye girilmemelidir. Prezervatifin sağlam olmasına dikkat edilmeli, prezervatife zarar verebileceği için vazelin gibi petrol bazlı kayganlaştırıcılar kullanılmamalıdır. Kadın ve erkek prezervatifi veya iki erkek prezervatifi birlikte kullanılmamalıdır. Bu davranış sürtünmeyi arttıracağı için prezervatifin yırtılmasına sebep olabilir.
• Kan nakli sırasında, AIDS testi yapılmamış kontrolsüz kan kesinlikle kullanılmamalıdır.
• Kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş şırınga, iğne, cerrahi aletler, jilet, makas, diş hekimliği aletleri, akupunktur iğneleri kesinlikle kullanılmamalıdır. Tek kullanımlık araç-gereçler yeniden kullanılmamalı, kullanılan aletler kesinlikle dezenfekte ya da sterilize edilmelidir.
• HIV pozitif kişi, test sonucunu öğrendikten sonra kesinlikle kan bağışlamamalıdır.
• HIV bulunduran sperm sıvısı, genital sıvı ya da kanın yaralı bir dokuya teması engellenmelidir.
• Açık yaralar, vücuda virüsün girişini engellemek için bantla kapatılmalıdır.

Tedavi:
Şu an için kesin olarak geliştirilen bir ilaç söz konusu olmayıp, bilimsel açıdan Hiv virüsüne yapışa bilen tek protein kompleksi Gp41 hiv virüsü içeren hücrelerin savunma mekanizması tarafınca tespit edilip yok edilmesine olanak sağlamaktadır.
Türkiye’de HIV:
Türkiye’de HIV/AIDS ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkların (CYBH) oranı oldukça düşüktür. T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan resmi rakamlara göre 1985-2003 yılları arasında HIV/AIDS toplam vaka sayısı 1712’dir. AIDS’li çocuk sayısı kesin olarak bilinmemekle birlikte, 1985-2003 yılları arasında 18 yaş altı resmen bildirilmiş 78 vaka bulunmaktadır. Kayıt ve bildirim sistemindeki problemler nedeniyle AIDS vakaları hakkında güvenilir sayısal bilgi edinmek Türkiye’de oldukça zordur.
Türkiye’de nüfusun neredeyse yarısı 25 yaşın altındadır ve gençler cinsel yolla bulaşan hastalıklar hakkında oldukça bilinçsizdir. Korunmasız ve erken cinsel ilişkiye girme açısından kadınlar ve özellikle ergenlik dönemindeki kızlar enfeksiyon riskine daha açıktır. Kayıtsız seks işçilerinin sayısı oldukça yüksektir ve bu durum HIV bulaşma riskini artırmaktadır.

AİDS ve 112 Acil Sağlık Çalışanları:

Öncelikle biz acil sağlık hizmeti sunan sağlık profesyonelleri olarak olay yerine gittiğimizde zamanla yarış halinde olduğumuz için gerek direkt temas gerek indirekt temas gerekse dış etkenlerle bulaşıcı hastalıkla maruz kalma ihtimalimiz diğer sağlık çalışanlarından kat kat fazla olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
Aşağıdaki önlemleri alarak maruziyet ihtimalimizi bir nebze düşürebiliriz.
1- Koruyucu önlemlerin (eldiven, maske, gözlük) mutlaka alınması gereklidir.
2- Her vaka öncesi ve sonrası ellerin mutlaka yıkanmasına dikkat edilmelidir.
3- Gittiğimiz tüm vakaları(özellikle şüphelendiğimiz vakaları) bulaşıcı hastalık açısından sorgulamalıdır.
4- Kullanılan delici, batıcı malzemelerin direkt kesici-delici alet kutusuna atılmasına dikkat edilmeli.
5- Ve hepsinden önemlisi HIV pozitif (+) ve AIDS olduğunu öğrendiğimiz hastalara karşı olumsuz tutumlar göstermemeliyiz. Böyle bir tavır hastalar için yetersiz bakımı, inkar ya da gerekli tedavi, bakım ve desteğin ertelenmesi ve yaşam kalitesinin sağlanamamasıyla sonuçlanacaktır.

ATTDER Aydın İl Yönetimi Adına

İsmet ÇELEBİ

Arzu TELLİ

Paylaş